Ana içeriğe atla

İzmir-Assos Bisiklet Turu

Fotoğraflar

Fotoğraf Albümü için burayı tıklayabilirsiniz..

Harita


Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: İzmir-Assos

0. Gün
Merhaba sevgili dostlar. Güzel şeyler bulmak umuduyla yine düştük yollara. Doğanın, yaşamın tadını bir nebze olsun daha iyi alabilmek ve hissedebilmek için türlü beklentilerle dolu bir tur' a daha başlamak üzereyim. Geçen sene Serkan ile İzmir-Akyaka olarak pedalladığımız güzelim Ege kıyılarını bu sefer yukarısına doğru Ege serüvenine devam etmeyi düşünüyorum.

1. Gün
Bisiklet ve bagajlarla otobüse binerken yaşayacağım sıkıntıları düşünürken Kamil Koç muavininin gülümseyerek bana bom boş bir bagaj göstermesi ile derin bir oh çekmiş oldum. Klasik bir otobüs yolcuğundan sonra saat 7:00 gibi Güzelbahçe' ye vardım. Son kontrollerden ve muavini uğurladıktan sonra yolculuğa başladım. İlk hedef noktası Karaburun. Bedreddin ve yoldaşlarının yattığı malum belde. Urla' dan Çeşme karayolundan devam ediyorum, yaklaşık 20 km sonra Karaburun ayrımı var.

Mordoğan-Karaburun yolunda Gülbahçe mevkiinde Poyraz Şadinin Yerinde köy ürünleri ile güzel bir kahvaltı yapıyorum. Urla Mordoğan yolu bisiklet için gayet elverişli bir yol. Sağınızda kalan deniz hemen hemen tüm yol boyunca size eşlik ediyor. Sol tarafta ise güzel bitki kokusu ile orman olsaydı çok güzel olurdu gerçekten, olsun.. Hava çok sıcak değil fakat tam karşımdan esen sert rüzgar performansımı etkiliyor. Yol boyunca tembellik yaparak 2-5, 3-5 vitesleri ile idare ediyorum. Bu şekilde Mordağan' a yaklaşmışken günün en zorlu rampasına da merhaba demiş oluyorum. Bunu da sorunsuz atlatıp inişe geçerek Mordoğan' a ulaşıyorum. Amacım öğlen sıcağını burada geçirip karnımı doyurmak ve Karaburun' a doğru yola çıkmak. Tam böyle düşünürken Ankara' dan dostlarımla karşılaşıyorum. Şaşkınlık yerini sevince bırakıyor ve birlikte sohbet ederek sahile iniyoruz. 

Yolculuğa çıkmadan önce bu yıl beşincisi düzenlenen Karaburun Bilim Kongresine de iki gün katılım yapmayı planlamıştım. Kongre oturumları Karaburun ve Mordoğan' da. Dostlarla Mordoğan' daki oturumlara katılıp akşamki konsere katılabilmek için Mordoğan' da konaklamaya karar veriyorum. Sahilde bulunan şirin Turkuaz Pansiyona bagajlarımı ve bisikleti bıraktıktan sonra duş alıp biraz uzanayım demeye varmadan kısa süreli de olsa güzel bir uyku çekiyorum. Turkuaz Pansiyonunu güleryüzlü ve şeker gibi bir insan (tanıdığım tüm Hataylılar gibi..) olan Tevfik abi işletiyor.  

Müthiş bir karın açlığı ile uyandıktan sonra üstümü değiştirip sahile yani konser mahalline gidiyorum. Dostlarla Sokak Müzisyenleri' nin konseri dinleyip keyifli bir sohbet yaptıktan sonra pansiyonuma dönüyorum.  

Güzelbahçe - Mordoğan 80 Km

2. Gün
Dün bisikletimle kongrenin yapıldığı alana gittiğimde İzmir' den Mordoğan' a bisikletle gelen ve stand açan Karşı Bisiklet ekibi ile tanışmıştım. Böylece Karaburun' a birlikte pedal basmaya karar verdik. İzmir' den gelecek olan diğer Karşı Bisiklet ekibini beklediğimizden öğle saatlerinde 6 kişilik bir ekiple (Serdar, Ayça, Gökhan, Aytaç, Cesur, Kevser ve Ben) Karaburun' a doğru yola pedal basmaya başlıyoruz. Yol inişli çıkışlı ve virajlı olmasına rağmen bisiklet için çok güzel bir manzaraya sahip. Çok zorlanmadan (En son Kongre' nin yapıldığı yere giden duvar gibi rampayı saymazsak) Karaburun' a varıp Kongre' ye katılım sağlıyoruz. Saat 17:00 gibi çadırlarımızı kurup konaklayacağımız Bodrum mevkiine geliyoruz. Hemencecik çadırlarımızı kurup cam gibi denizde kendimi bırakıyorum..

Akşam dostlarla birlikte Kongre' nin yemeğine katılıyorum. Yemekten sonra Barış ile Bilgesu Erenus' un sayesinde müzik ziyafeti çektik. Gönül telimizi akort ettiler sağolsunlar.:)

Mordoğan - Karaburun 20 Km

3. Gün
Foça' ya doğru yola çıkmak için sabah 9:00 gibi çadırımı ve diğer eşyalarımı toparlıyorum. Sonrasında Karaburun - Foça feribotuna binmek için direkt iskeleye gidiyorum. Güzel bir kahvaltının ardından 11:00 de Foça feribotuna bisikletimi ve kendimi atıyorum. Yaklaşık iki saatlik güzel bir yolculuktan sonra Foça' ya varıyorum. Öğle sıcağını Foça' da geçirip karnımı doyuruyorum akabinde de 15:00 gibi Yeni Foça' ya doğru yola çıkıyorum.

Foça - Yeni Foça tahmin ettiğimden de güzel bir yol. Yol boyunca viraj ve iniş çıkışlar var, açıkçası biraz zorlu fakat sol tarafınızda kalan ışıl ışıl Ege Denizi her virajda size merhaba diyerek yorgunluğunuzu unutturuyor. Tepelere çıktıkça buram buram çam ve bitki kokuları burnunuza geliyor. Yol' un ortalarında küçükte olsa vites problemi yaşıyorum, çok kullandığım bazı vitesleri kullanmadan yaklaşık 5 km devam ederek yol üzerindeki Pollen tatil köyünün kafesinde soluklanıyorum. Her yerim ter olmuş durumda yine de şikayetçi değilim..  Saat 18:00' da kendimi Yeni Foça' nın sahilinde buluyorum. Çok ilginçtir Yeni Foça bir tatil beldesinden ziyade insanların sürekli yaşadığı bir yerleşim yerine benziyor. Bugün temizlik yapmam gerekiyor zira tüm elbiselerim çok kirlendi bundan dolayı ihtiyaçlarımı gidereceğim pansiyon veya otel arıyorum. Naz Otel ile pazarlık yaptıktan sonra bisitkletimi bağlayıp eşyalarımla odama çıkıyorum..Duş ve çamaşırdan sonra yemek faslına geçmek ve internet erişimi için dışarı çıkıyorum..

Foça - Yeni Foça 20 Km

4.Gün
Sevgili dostlar, bu blog' un yazarı bugüne ait notlarını size yurdumun cennet köşelerinden biri olan Denizköy' den, denize 5 m mesafedeki çadırından yazıyor. Denizköy' e gelecegim, sabahtan başlayalım.

Yeni Foça' daki Naz Otelde gecikmeli de (saat 8:00) olsa uyanıyorum. Eşyalarımı toplayıp zaman kaybetmeden yola çıkmanın peşindeyim, güneşin etkisini en aza indirmem gerekiyor. Kahvaltımı yaptıktan ve işletmecilerle vedalaştıktan sonra yola koyuluyorum. İlk durak Aliağa. Dostlar umarım bugün öğleye kadar katettiğim yol' a benzer bir yoldan geçmem. Neden mi? Aliağa bir sanayi beldesi, girişinde ve çıkışında bir çok fabrika var, yol boyunda ne doğru dürüst denizi görebiliyorsunuz ne de orman. Varsa yoksa fabrika, kamyon tır v.s.. Ve de çok kötü kokular geliyor burnunuza, tabi o kadar sanayinin atıkları olacak, kimyasalları olacak, degil mi? Çok yazık gerçekten. Neyse, son sürat Aliağa' yı geçiyorum. Bu arada fabrikaya mal getiren bir tır beni yolun dışına atıyordu, unutmadan söyleyeyim. Tur' daki ilk kaza tehlikesini de bu şekilde yaşamış oluyorum.

Saat 12:30 olmak üzere, öğle sıcağını geçireceğim ve karnımı doyuracağım bir yer arıyorum. Bu şekilde yol beni Yeni Şakran' a kadar getiriyor. Güzel bir çorba ve patlıcan yemeğinden sonra dinlenme faslına geçiyorum. 15:00 gibi Çandarlı' ya doğru yola çıkıyorum. Karayolu' ndan sağa Çandarlı' ya saptıktan sonra yol bir anda güzelleşiyor. sağlı sollu bahçeler, zeytin ağaçları, mısır tarlaları v.s. Öğleye kadarki hayal kırıklığını böylece atmış oluyorum. saat 17:00 gibi Çandarlı' dayım. Detaylı incelemedim ama Çandarlı güzel bir yere benziyor. Temiz, kalabalık ama sessiz, denizi ışıl ışıl.. Bu noktada karar vermeliyim. Dikili' ye ya denizin görünmediği normal yoldan gitmeliyim ya da sahilden.

Dikili' ye giden normal yol, bilinen karayolu, takriben 30 km. Diğer yol ise dik iniş ve çıkışlara sahip, 40 km mesafeye sahip fakat çok güzel çok güzel manzaralara sahip olduğunu okumuştum. Macera beni çağırıyor.. Aydın' ın da gazlamasıyla Denizköy-Bademli-Dikili yolundan gitmeye karar veriyorum. İlk 5 km' de bir sorun görünmüyor, tatil sitelerinin ve denizin kenarından 3. vitesle seyrediyorum. Sonrasında dik bir rampa beni karşılıyor. Kendimi ve bisikleti rampaya hazırlayayım derken zincirim atıyor.

Çıktıkça çıkıyorum, rampa bitmek bilmiyor ama ben bitmiş durumdayım. Bacaklarımda güç bitmek üzere. Tam yol düze çıktı derken L biçimindeki, yolculuk boyunca gördüğüm en dik rampayı korkulu gözlerle seyrediyorum. Kendime kızmaya başladım. Ne gerek vardı bu yoldan gitmeye diyerek:) Kendi kendimin kulağını da çınlatıyorum tabi..:) Ne kadar çıktım ne kadar sürdü inanın bilmiyorum dostlar. Saat 18:00 ve bu saatten sonra Dikili' ye ulaşmam mümkün değil. En yakın yerleşim yerinde konaklamaya karar veriyorum. Saat 19:00 gibi tepe noktasına ulaşıyorum. Sızlana sızlana pedal basarken sol tarafta öyle bir manzara görünüveriyor ki ifade etmem çok zor gerçekten. Tüm yorgunluğumu unutuyorum ve uygun bir yerde durup dakikalarca seyre dalıyorum.

Bu arada ilk rampayı çıkmaya hazırlanırken bir bisiklet dostu olan Emre arkadaş ile tanışıyorum. Emre de o ara Çandarlı-Denizköy arasında gidip gelerek antreman yapıyormuş! "Helal olsun" dedim içimden.. Biraz konuştuk geçti gitti. Dönüşte tekrar karşılaştık tabiki. Emre' nin de önerisiyle Denizköy' de konaklamaya karar veriyorum. Denizköy tabelasından sola dönerek denize doğru inişe geçiyorum. Manzara müthiş yine..

Bitik durumdayım, sahilde sol tarafta bir kafe var, Kumsal Kafe. Sağ tarafta çadır kurmuş olanları görüyorum. Hemen bölgeye intikal edip keşif yapıyorum. Dostlar, gidilecek ve kalınacak yerler listesine Denizköy' ü rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Dingin bir deniz, köylülerin işlettiği işletmeler ve de denize hakim olarak çadır kurmak için hazırlamış (düm düz zemin, kazılmış çadır kanalları) çok güzel olanakları var. Kafe Kumsal' da Wi-Fi' da mevcut. Hatta çadır alanından bile ulaşabiliryorsunuz. Hemen uygun bir yere çadırımı kurup, Kumsal Kafe' ye gidiyorum. Açlıktan, ayvalık tostlarını ve çayı hangi ara götürmüşüm, bilmiyorum.:)

Yeni Foça - Denizköy 60 km

5.Gün
Dalga sesi ve cırcır böcekleri eşliğinde başladığım uykudan, çadırıma süzülen güneş ışınları ve kuş sesleri ile uyanıyorum. 09:00 gibi uyandığımdan, sıcağa kalmadan hemen toparlanıp yola çıkmam gerekiyor. Buradan gitmek de istemiyorum bir yandan.. Denizköy bir köy olmasına karşın hayat akışı ve ticari ilişkiler tatil beldesi gibi işliyor. Saat 9:00 da kahvaltı yapacak bir yer bulamıyorum mesela, ilginç. Bademli yolu ayrımına kadar çıkış yapıyorum ama inanılmaz zorlanıyorum. Köpeğin teki de baş belası oluyor bir süre o da cabası.. Zor da olsa ana yola çıkmayı başarıyorum. Gariptir, en az 400 metrelik çıkış yapıyorum, bu sefer zorlanmıyorum. Denizköy - Bademli Köyü arasındaki yol çok keyifli bir yol arkadaşlar, mutlak gelinmeli. Sol tarafta tek sıra zeytin ağaçları ve deniz, sağ tarafta çok sıralı zeytin ağaçları. Nadiren geçen vasıtalar v.s. Yaklaşık 10 km pedalladıktan sonra Bademli Köyü' ne ulaşıyorum.

Dar ve taşlı sokakları ile, mavi pencere ve beyaz boyalı evleriyle ve yüksek sesle konuşan halkıyla Bademli Köyü tipik bir Ege köyüne benziyor. Hemen çarşı bölgesine giderek karnımı doyurmayı planlıyorum, zira uyandığımdan beri hiçbirşey yemedim. Oğlu tarlada olan şeker gibi bir teyzenin bulunduğu bir yerde çorba içerek çay içmek için Kamil Baba'  nın kahvesine doğru ilerliyorum. Muhteşem demlenmiş iki çaydan sonra yörenin geleneksel Koruk Şurubu' nu tatmaya artık hazırım. Hem koruk hem de şurup seven bendeniz için halvet vakti geliyor. Dostlar, mutlak Bademli Köyü' ne gelmeli ve Koruk Şurubu' nu tatmalısınız. Saat 11:00 gibi Bademli' den Dikili' ye gitmek üzere ayrılıyorum. Yol çok güzel, mesafe yaklaşık 8 km, son sürat Dikili' ye doğru planlıyorum. Saat 12:00 da Dikili' deyim. Ögle vaktini Dikili' de geçirerek saat 15:00 da Ayvalık' a doğru yola çıkıyorum. Dikili - Ayvalık arasında anlatılacak çok bir şey yok maalesef.. Tipik bir karayolu, bol taşıt. Emniyet şeridi geniş ve bu yolu hemencecik bitirmek istediğimden basıyorum gaza (pedala). Saat 18:00 gibi Sarımsaklı' dayım. Bir otele yerleşip rahatlamak için kendimi denize atıyorum. Akşam da Kalamar-Balık-Rakı üçlüsüyle ihya oluyorum..

Denizköy - Sarımsaklı 60 km

6. Gün
Yine geç uyandım. Hemen toparlanıp saat 8:00 gibi kahvaltı yapıyorum. Kahvaltıdan sonra Ayvalık' a doğru yol almaya başlıyorum. Navigasyon cihazının önerdiği yolu seçmeyerek sahilden olan yoldan devam ediyorum. İyiki de bu yoldan gitmişim. Sert rüzgara inat asılıyorum pedallara. Tabi ki bir yandan da yoldaki güzellikleri takip ediyorum. Eski Rum evlerinden bozma villalar ve Cunda adası manzarası eşliğinde kısa sürede Ayvalık' dayım. Tekrar karayoluna çıkıp, Burhaniye' ye doğru yol alıyorum. Yol boyunca yapılan yol yapım çalışmaları canımı sıkıyor. Bir kaza tehlikesi daha atlatıyorum bu arada. Öğle saalerinde Burhaniye' de olmak istiyorum fakat pilim bitmiş durumda. Orta şiddetli bir rampa çıkarken gözüme bir tabela ilişiyor. 4 km sonra Egem petrol ve restorant.. Güzel bir iniş ve çıkıştan sonra Egem Petrole demir atıyorum. Hatay' dan bu yöreye gelmiş ama muzdarip abimizden çok güzel bir menemen yiyorum. Daha sonra kilim ve halılarla kamufle olmuş açık hava dinlenme alanında uyuklamaya başlıyorum. Saat 15:00 gibi uyanıyorum, 1 saat uyumuşum. Bu güzel tembelliği bırakarak, istemeye istemeye yola çıkıyorum.

Yaklaşık yarım saat pedal bastıktan sonra, neredeyse hiç pedal basmadan Ören' e kadar inişe geçiyorum. Bu esnada karşımdan uzakta da olsa Kazdağları beni selamlıyor. Karayolundan çıkarak sahil yoluna iniyorum, Akçay' a kadar güzel olacağını umduğum bu yoldan gitmeye karar veriyorum. Devam ederken mavi bayraklı bir plaj görüp hiç sorgulamadan üstümü çıkarıp plaja giriyorum.Biraz denize girip, duş aldıktan sonra Akçay' a doğru sahilden yola çıkıyorum. İki tarafımda Nar ve zeytin ağaçları, karşımda Kazdağları eşliğinde nefis bir yolculuk içerisindeyim. Saat 18:30 gibi Akçay' dayım. Bir otele yerleşip akşam yemeği için personelden tavsiyeler alıyorum. Bu sayede İstasyon Rentorant' da kendimi buluyorum. Sevgili Doğa Turlar' ı perver dostlar, Akçay' a gidip de İstasyon Restorant' da Ahtapot, Fener Kavurma, Deniz Börülcesi yemeyen yaşıyorum demesin. Denize iki metre mesafede enfes bir ziyafet çekiyorum. Hem lezzet hem de manzara açısından..

Sarımsaklı - Akçay 65 km

7.Gün
Yine saat 08:00 gibi uyandıktan sonra kahvaltı yapmadan yola koyuluyorum. Amacım Kazdağları eteklerinde bir yerde kahvaltı zevkine nail olmak. Böylece Altınoluk' a kadar geliyorum. Lakin kahvaltı yapacak uygun bir yer bulamadım hala. En sonunda köylülerin işlettiği bir yer bulup kahvaltı yapamaya ve dinlenmeye başlıyorum.Telefon görüşmelerinden dolayı 1 saat sonra yola çıkabiliyorum. Küçükkuyu' ya varıp, nihayet Behramkale (Assos) tabelasını görüyorum, 24 km. Sağa dönerek ve karayolundan çıkarak diğer yola sapıyorum.

Ögle vakti geldi, kısa süreli dinleneceğim bir yer arıyorum derken, Esinti Kafe' ye giriyorum. Esinti Kafe' yi çevrede başka tesis olmadığından (en azından her iki yanında) ve yerlerin çim olmasından dolayı hemen benimsiyorum. Bu arada şimdiye kadar girdiğim en berrak denize de sahip. Saat 15:30 a kadar zaman geçirip yola koyuluyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi yol çok güzel dostlar. Nar ağaçları, zeytin tarlaları, mandalina ağaçları, deniz v.s. Yol zorlu değil tek kötü yanı dar olması, çit taraftan taşıt geldiğinde problem yaratabiliyor. Böyle güzel yolda devam ediyorum. Şark köşesi olan otantik bir yerde çay içip dinleniyorum, sonra tekrar yola, hedef Assos.. En son kısımdaki rampayı saymazsak çok zorlanmadan Kadırga' ya kadar geliyorum. Tur' u tamamladıktan sonra Kadırga' da 2 gün dinlenmeyi planlamıştım. Hedef Assos olduğundan Kadırga' ya şimdilik hoşçakal diyorum.

Ucu bucağı görünmeyen bir rampayı tırmanmaya başlıyorum. Yol dar, arabalar neredeyse teğet geçiyor. Tüm gücümü veriyorum fakat rampa bitmek bilmiyor. Yoldan geçen taşıtlardaki insanların bazıları alkışlarla tempo tutmaya bile başladı. Rampayı 3 mola ile tamamlayabilirim sonunda. Ve Assos..

Assos' un dar sokaklarından bisikletimle geçerken içim içime sığmıyor. Verilen emeğim, çekilen sabrın, başarmanın gururu ve sevinci kaplıyor her yanımı.. Hemen bir kafeye oturup soluklanıyorum, damla sakızlı bir türk kahvesi söyleyip bir de cigara yakıyorum..:)  Sonrası Kadırga' ya dönüş ve o sıcacık, güzel insanların işlettiği Gıdışım Kamping' de 2 gün dinlenme ve deniz sefası..

Akçay - Assos 55 km

Yorumlar